Tuba Büyüküstün, 5 Temmuz 1982 tarihinde İstanbul'da doğdu. Mimar Sinan Üniversitesi Sahne Dekorları ve Kostüm Tasarımı bölümünden mezun oldu. Üniversitede okurken reklam filmlerinde rol aldı. Yönetmen Tomris Giritlioğlu ile tanıştıktan sonra oyunculuğa başladı. Sultan Makamı adlı dizinin son dört bölümünde rol aldı. 2004 yılında Çağan Irmak'ın yönettiği Çemberimde Gül Oya adlı dizideki Zarife rolüyle büyük çıkış yakaladı. Aynı yıl Cemal Şan'ın yönettiği Gülizar adlı televizyon filminde Şevket Çoruh ve Yetkin Dikinciler'le başrolü paylaştı. 2005'de yine Çağan Irmak'ın yönettiği Babam ve Oğlum adlı filmde Sadık'ın karısını oynadı. Halen Aydın Bulut'un yönettiği Ihlamurlar Altında adlı dizide Bülent İnal, Özge Borak, Sinan Tuzcu ile başrolü paylaşıyor. Dizideki rol arkadaşı Bülent İnal ile nişanlı.
Filmleri
* Babam ve Oğlum (2005)
* Ihlamurlar Altında (2005) Filiz
* Çemberimde Gül Oya (2004) Zarife
* Gülizar (2004) Gülizar
* Sultan Makamı (2004) Zarife
Kamera fobisi var
Mimar Sinan Üniversitesi'nde sahne dekor ve kostüm tasarımı okudu. Tesadüf eseri 'Çemberimde Gül Oya' dizisinin güzel Zarife'si oldu. Oyunculukla, mesleğini birlikte yürütebilmeyi isteyen Tuba, birisi eline kamerayı aldığında ilk tepki olarak yüzünü kapatıyor veya arkasını dönüyor.
Çemberimde Gül Oya dizisini seyrediyorsanız, Tuba Büyüküstün'ü tanımamanıza imkân yok. Çünkü dizide köşk ahalisinden Şerif Sezer'in güzel kızı Zarife'yi oynuyor. Duru güzelliği ve ürkek oyunculuğuyla dikkati çeken Tuba, daha yolun çok başında olduğunu ve oyunculuğa dair öğreneceği çok şey olduğunu düşünüyor. Ama tuhaf bir fobisi var. Bir dönem fotomodellik yapmasına ve şu anda dizi oyuncusu olmasına rağmen, kamera karşısında olmak onun için bir fobi. Öyle ki, birisi eline kamerayı aldığında ilk tepkisi yüzünü kapatmak veya arkasını dönmek oluyor. Siz şimdi, "İyi de dizide nasıl oynuyor?" diyeceksiniz. Bunun için açıklaması ise kendine göre çok basit: "Fotomodellik ve dizi profesyonel bir iş. Onlarda böyle bir problemim yok. Ama arkadaşlarımla veya ailemle birlikteysek, biri eline kamera aldığında kendimi çok kötü hissediyorum" diyor ve bunun nereden kaynaklandığını ise kendisi de bilmiyor.
'Çemberimde Gül Oya' dizisinden önce pek çok reklam filminde rol almış Tuba. O aralarda dizilerden de teklif gelmiş, ama okulu aksatmak kaygısıyla hiçbirine 'evet' dememiş. "Okulu dört yılda bitirmek istiyordum ve bu tip çalışmalar benim için engeldi. 'Çemberimde Gül Oya' dizisiyse, bitirme projesine başladığımda geldi. O yüzden 'hayır' diyemedim. Ama oyunculuk eğitimi almadığım için ödüm kopuyordu. Küçük bir rol bile olsa, kamera sana döndüğünde oyunculuğunun sönük olmaması lazım. Hele de bu işin ustası oyuncularla çalışıyorsanız. Açık söyleyeyim; bu, daha da korkutucu hale dönüşüyor."
"Öpüşme sahnesinde zorlandım"
Tuba'nın bu projede yer almayı istemesinin bir başka nedeni ise Çağan Irmak. "İşlerini takip ettiğim ve çok beğendiğim bir yönetmen" dediği Irmak'la çalışmanın da çok öğretici olduğunu düşünüyor. "İstediği şeyi o kadar iyi anlatıyor ki, yapamamanıza imkân yok. Bu, benim gibi oyunculuğa yeni başlayan biri için büyük şans." Söylediğine göre dizinin oyuncuları da kendisine çok yardımcı oluyor. "Gerçekten annem gibi oldu" dediği Şerif Sezer ve setin neşesi olan oyuncu Suzan Aksoy en büyük destekçileri.
Genç bir oyuncu olduğu için zorlandığı noktalar da oluyor tabii. Hele bir tanesi var ki, Tuba Büyüküstün'e ecel terleri döktürmüş. "Kendimi tam anlamıyla bir oyuncu olarak görmüyorum, ama bu mesleği seçeceksem, her şeyi yapabilmeliyim diye düşünüyorum. Dördüncü bölümdeydi sanıyorum, Ümit'le öpüşmem gerekiyordu. Bu, beni çok zorladı. Çünkü yetişme tarzınız, değerleriniz o kadar ağır basıyor ki, bir anda bunları silip, bambaşka biri olamıyorsunuz. Herhalde oyunculuğum geliştikçe bu çelişkilerimi de aşacağım." Oyunculuğa ısınırken, ilk başlarda kendini izlemeye bir türlü alışamamış Tuba. "İlk bölümlerde yüzümü ellerimle kapatıp, parmak arasından bakıyordum. Açıkçası kendimden, daha doğrusu oyunculuğumdan korkuyordum. Ama artık eksikleri görmeye, kendimi eleştirmeye başladım. Bence bu, çok önemli" diyor.
Ve Zarife... Geleneklerine bağlı, muhafazakâr, Doğulu bir ailenin, İstanbul'da doğmuş, kentle köy arasına sıkışmış güzel kızı... Tuba, Zarife'yi çok seviyor ve naif buluyor. Yaşadığı durumun, yani o sıkışmışlığın Zarife'de bir fışkırmaya neden olacağını düşünüyor. "Baba baskısı, Zarife üzerinde de annesi Sultan üzerinde de çok fazla. Ama o baskının içinde bir sevgilisi oldu, belki yaşam tarzı nedeniyle henüz âşık olduğunun farkında bile değil. Bu, Zarife'nin temiz ve asi yönünü ortaya koyuyor bence. Ancak bir şeyi ne kadar sıkıştırırsanız, ilk bulduğu delikten fışkırarak kendine yol bulur. Bence Zarife, dizinin ilerleyen bölümlerinde, hayatının kontrolünü eline alacak. Tabii bunlar benim tahminlerim, Zarife'ye ne olacağına Çağan Irmak karar verecek."
"Tiyatro daha keyifli"
Oyunculuk kadar sevdiği bir başka şey de dört yıl boyunca eğitimini aldığı Sahne Dekor ve Kostüm Tasarımı. Hatta diziyle birlikte yürüttüğü bir projesi var. Genç bir tiyatro grubuyla çalışarak onlara sahne ve kostüm tasarlayacak. "İşime âşığım ve galiba biraz da idealist düşünüyorum. Çünkü reklam filmlerinde çalışmak, dizilere kostüm tasarlamak daha fazla para kazandırıyor. Ama ben tiyatroda çalışmak istiyorum. Bu, bana daha keyifli geliyor" diyen Tuba'nın en büyük korkusu ise bir gün oyunculukla tasarımcılık arasında tercih yapmak zorunda kalması. Bu sorulduğunda verdiği tek yanıt: "Lütfen böyle bir şey olmasın..."
17 Ağustos 2007 Cuma
Tuba Büyüküstün
Gönderen Admin Etiketler: Tuba Büyüküstün